TCK 65 Madde Metni Af
TCK 65 affı düzenlemiştir. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 65. maddesi üç fıkradan oluşmakta olup aşağıdaki şekilde hüküm altına alınmıştır:
(1) Genel af halinde, kamu davası düşer, hükmolunan cezalar bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalkar.
(2) Özel af ile hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesine son verilebilir veya infaz kurumunda çektirilecek süresi kısaltılabilir ya da adlî para cezasına çevrilebilir.
(3) Cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunlukları, özel affa rağmen etkisini devam ettirir.
TCK 65 Af Hakkında Kısa Bir Yorum
TCK 65 genel ve özel affı düzenlemiştir. Af 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun “Yaptırımlar” üçüncü kısmın “Dava ve Cezanın Düşürülmesi” başlıklı dördüncü bölümünde kendine yer bulmuştur.
İlgili maddenin ilk fıkrasında genel af hüküm altına alınmıştır. Buna göre genel af söz konusu olduğunda hükmolunan tüm cezalar ve neticeleri ortadan kalkacaktır, kamu davası düşecektir. Aynı zamanda davanın zamanaşımına uğraması ile de kamu davası düşer.
Özel af ikinci fıkrada düzenlenmiştir. Özel af ile suçun ceza ve neticeleri tamamen ortadan kalkmaz. Buna göre özel af ile hapis cezası adli parasına çevrilebilir veya cezanın cezaevinde çektirilmesine son verilebilir veya bu süre kısaltılabilir.
Üçüncü fıkrada da özel af halinde cezaya bağlı olan hak yoksunluklarının devam edeceği belirtilmiştir.
Genel ve özel af TBMM’ nin 3/5 çoğunluğunun kabulü ile çıkartılabilir.
TCK 65 Yargıtay Kararı
Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 2015/8104 E., 2016/4417 K. 15.03.2016 tarihli kararında aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur:
Davalı …’in, davacıların babasının hanesine 1826 sayılı Af Kanunu gereğince annesi …’nin beyanı ile tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bu halde dava, Af Kanunu gereğince yapılan tescile itiraz niteliğindedir. Af Kanununa göre yapılan tescillerden kaynaklanan davalarda asliye hukuk mahkemesi görevli ise de merci tayini suretiyle Yargıtay’ca aile mahkemesinin vermiş olduğu görevsizlik kararı kaldırıldığına göre görev hususunda bozma yapılmamıştır. Ancak, davacıların talebinin 1826 sayılı Af Kanununa göre yapılan tescile itiraz niteliğinde olduğu nazara alınarak tarafların delillerinin toplanıp nüfus müdürlüğü de davaya dahil edilmek suretiyle anılan kanun ve genel hükümler çerçevesinde sorunun çözümü gerekirken hatalı vasıflandırmaya dayalı olarak hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.